27 Aralık 2012 Perşembe

Yeni yıl şeysi

Yeni yıl yazısı girmenin zamanı geldi sanırım canlarım. Bu yıl da her yıl olduğu gibi çılgınca eğleneceğim (EVDE PTT YAPTI SIKINTIDAN ÖLDÜ). Tabii ki bu yıl da ptt yapıp, trt ile birlikte geri sayıp yatacağım. Şahsen yeni yıl bundan öte bir şey ifade etmiyor benim için. Ha bir de bir klasik olarak bilet alınacak, ya tutarsa diye düşünülecek, zengin olursan ne yaparsın denilecek, ve hüsranla amortinin ellerinden öpülecek. Bu sene yeni yılı Turgutluda teyzemlerle geçirmek güzel bir fikir değil aslında. Zeytinden uzak bir yerde (biz barışalı yıllar oldu da bir türlü bahsedemedim) yeni yıla girmenin çok anlamı yok benim için.  Her neyse canlarım yeni yıldan ne istediğime gelirsek;

Gerizekalı insanlardan uzak,
Herkes için mutluluk dolu,
Hocaların önümüze kağıt yerine kol koymadığı,
Sevgi dolu bir 2013 istiyorum.

Bu seneki yeni yıl yazımızı da böyle bitirdik. Yeni yılınız  mübarek olsun! :P

22 Aralık 2012 Cumartesi

Otobüs Teyzeleri

Bu yazı otobüste bana psikolojik baskı yapan teyzelere gelsin.

Okulu evine uzak olanlar bilir, eğer okul eve uzaksa belediye otobüsleri  kaçınılmazdır. Benimde okulum taa ebesinin cebinde olduğu için otobüslerde sürünmeye muhtaç kalıyorum. Yabancılar için otobüsler "kulaklığı takıp gideceğin yere kadar yağmuru izlemek" anlamına gelse de bizim için pekte öyle olmuyor. Çünkü bizi bakışlarıyla kaldıramazsa fiziksel olarak ezebilecek çok  büyük bir tehlike bekliyor. Otobüs teyzeleri!

Yaşlı olanlara istediğim kadar yorgun olsam da yer veriyorum. Ama bu otobüs teyzelerinin yarısı daha 50 yaşına gelmemiş insanlar. Zaten zihnim yorulmuş, kendim yorulmuşum, koltukta kaykılıp gitmişim bir de teyze gelmiş bakışlarıyla beni yerimden etmeye çalışıyor. Ee oldu teyzem kalkayım oturmaya mı geldik!

Genellikle cam kenarına oturmuyorum, çünkü yanıma oturan kişi ile cam arasında sıkışıp kalıp nefes alamıyorum. Geçenlerde bir teyze oturdu cam kenarına, bende yanında oturuyorum. Benim sırt çantamdan iki tane birleştirip kol çantası yapmış güzel teyzem. Ve o çantayı yol boyunca suratıma çarptı resmen. Kadın kıpırdadıkça çantayı suratımda hissediyorum. İnerken muhtemelen kadının çantasındaki çiçek desenleri suratımda çıkmıştır. Kulaklık takıyorum teyze resmen mp4'ümün içine düşecek. Bir de ben mp4'ü kaçırdıkça söyleniyor, tripleniyor. Al teyze vereyim sen dinle desem "ne biçim müzik bunlar" diye fırçalayacak zaten. Neyse ki teyze mp4'üme kafa atmadan indim.

Son otobüs teyzesi hikayemi anlatıp kaçayım. Yine yanım boş, okul çıkışı resmen uyukluyorum koltukta. Yaşlı bir teyze gördüm, cam kenarına otursun diye ayağa kalktım "geç abla benim yanım boş" dedim. Ah demez olaydım. Kadın resmen o iki koltuğa salise sürmeden sülalesini yerleştirdi. Baktım benim oturduğum koltukta kadının sülalesi oturuyor. Şaşkın bakışlarımı fark etmiş olacak ki "ayy gızım gençsin sen ayakta duruverirsin gari" diye bir şeyler söyledi bana sırıtarak. O an yaşlı teyzenin gözlerindeki ışıltıdan benden diğer otobüs teyzelerinin intikamını aldığını hissettim. Sonuç olarak; otobüs teyzeleri 1-0 Hande.

14 Aralık 2012 Cuma

Hep ve hiç hakkında

Yazının Şarkısı

Ben sevmesini bilmiyorum herhalde
kimi sevdiysem bana düşman oldu.

Zeytin gitti. Amaçsız, sebepsiz, nedensiz, sadece gitti.Gerçi sebepli ya da sebepsiz ne fark eder ki?   Bende anlamadım nasıl oldu. Yani neden diye soramadım. Dediğim tek şey "sen bilirsin" oldu. Zaten araya bir kere soğukluk girdi mi eskisi gibi olmuyor hiçbir şey. Aslında anlıyor insan yavaş yavaş ayrılık vaktinin geldiğini. İstediğin kadar anla, yine de umut ediyorsun kurtarırım diye. İnsana "yürümüyor" lafıyla terk edilmek çok koyuyor. "Koşalım, uçalım yapalım bir şeyler ehe ehe"diyemiyorsun tabii. Yalnızlığı çok sevsem de bir boşluk oluştu o gidince içimde. Böyle kocaman bir boşluk. Neyle doldururum, dolar mı, boşluk beni yutar mı bilmem. Severken bokunu çıkarıyorum sanırım ben, fazla seviyorum. Sonra da böyle kalıyorum. Neyse uzatmaya gerek yok Düzene giren her şey tekrar bozuluyor. Zaten her şey boktan gidiyordu, zeytin de giderek eşlik etti.