26 Şubat 2013 Salı

Neler oluyor hayatta



                                                                                 (şeker portakalı)

Aslında yazıyı bu hafta sonu girecektim, şeker portakalını tanıtıp aynı zamanda "şu sıralar neler yapıyorum" konusu altında yaptıklarımı anlatacaktım. Ama evdeki hesap çarşıya uymuyor işte. Lavinyaya anlatırken, dedim gireyim bari yazıyı bekletmeyeyim. Öncelikle babaannem vefat etti. Kanserdi.Daha önce kanser olduğundan blogta bahsetmememin sebebi zaten yeterince kötü olay yazdığımı, okuyanların içini kararttığımı belki de iyileşeceğini düşündüğümdendi. Biraz biraz kendimi toparladım. Vaktimi devamlı Zeytinle geçirerek, okumak isteyip okuyamadığım kitapları okuyarak ve etütlere giderek geçiriyorum. Yani aklımı dağıtabilecek ne varsa yapıyorum. Fazla bu konuyu da uzatmak istemiyorum açıkçası.

Gelelim yukarıda gördüğünüz fotoğrafı çektiğim kitaba; Şeker portakalı. Normalde takip edenlerinde bildiği gibi kolay kolay kitap tanıtmıyorum ama gerçekten "daha önce nasıl okumam olm" dedirten bir kitap oldu bana. Zeze'yi böğrüme basıp sevesim geldi her sayfasında. Küçük bir çocuğu acıların nasıl olgunlaştırdığını görüyorsunuz kitapta.  Herkese tavsiye ediyorum. İyi ki merak edip okumuşum. Şimdi sıra çok merak ettiğim "küçük prens"te.

Yazıyı uzatıp sizi sıkmadan bir fotoğrafla veda edeyim. Gördüğünüz babaannem ve (her ne kadar erkek çocuğuna benzese de)  o ağzını yüzünü yamultarak ağlayan, küçükken tombul tombul şimdi 40 kilo olan , sarı şey benim..


                                                   Sevgiyle kalın ! (ve hala sevdikleriniz yanınızdayken sarılın..)

16 Şubat 2013 Cumartesi

Maske

Vıcık vıcık sevgi hareketleri yapıp, arkamdan kuyumu kazmaya çalışan
Sevgilimi, beni ve bana dair her şeyi kıskanan
Ağzıyla götü yer değişen ama hala "ayh çok güzelim, benden iyisi yok" kafası yaşayan
Okulun, hayatın filmler ve dizilerdeki gibi olduğunu sanan
Bok atma konusunda Erosun ok atmasıyla yarışabilecek insanlar.

Sonuç olarak okul açıldı. Merhaba çevremdeki arkadaş gibi görünen, maskelerinden dolayı yapmacıklık akan yüzlerini göremediğim insanlar.

1 Şubat 2013 Cuma

Biri tatil mi demişti?

Her türlü tatilden bir süre sonra sıkılan ben, ilk defa bir tatilden sıkılmadım. Hatta güzel bir tatil geçiriyorum, tatilden günler eksilirken "Allam söyle tatile bitmesiğnn" diye içimden geçirdiğim oluyor. Tabi bunda tatili Zeytinle geçirmemin katkısı bol. Dershaneyi de bıraktım bu arada, kendime ayıracak zamanım kaldı sonunda. Gerçi bırakmasam da tatilde dershane olmayacaktı. Dershane olmayınca kitap okuyarak, sürekli yemek yiyerek ve zeytinle gezerek geçiriyorum zamanımı. Tabi bunlar tatilin iyi yanları. "aa lisede tatil kitabımı olurmuş" dememe sebep olan bir tatil kitabı aldırdılar bize. Daha elimi sürmedim, hala "yea daha çok var yaparızz" düşüncesiyle kendimi rahatlatıp götüm götüm yatıyorum. "Ulan günün yarısı dışardasın, yarısı da twitter- tumblr takılıp kitap okuyorsun!" diyor tabi iç sesim. Sus iç sesim, sen konuşma iç sesim! Başıma ne gelirse bu iç ses yüzünden geliyor zaten. Ama bu sefer doğruyu söylüyor sanırım..