30 Haziran 2012 Cumartesi

Mutlu Ol!

Mutlu olmanın yolunu bulmuşlar canlarım. Teker teker denemek lazım aslında. Deneyelim bakalım.


28 Haziran 2012 Perşembe

Aşk'a çok uzağım



Yazının Şarkısı
Pamuk olayına açıklık getireyim dedim. Dün sakin sakin düşündüm, arkadaşlarımın fikirlerini aldım, hepsi olumlu cevap vermemi istedi. Ama şöyle düşününce zaten önceden aramızda olaylar olmuş ki ayrılmışız, birdaha aynı şeyleri yaşamanın ne anlamı var. Zaten Uzun Kirpik olaylarından sonra kimseye güvenemez oldum. Yani ben olayı burada kapadım. Anlaşılan ben bu yaraları sarmadıkça başkalarına sevgili gözüyle bakamayacağım. Dediğim gibi çok uzağım bu aşk konularına. Şimdilik arkadaşlarımla kafamı dağıtıyorum küs olduğum çoğu arkadaşımla da barıştım iyiyim böyle. En yakın arkadaşımla küstük sanırım yani o bana küstü galiba ama barışırız. Sonuçta 3 yıllık arkadaşım onu kimseye değişmem. Hayırlısı bakalım, uzatmadan öpüyorum.

27 Haziran 2012 Çarşamba

Gelişmeler gelişmeler



Değişik olaylar olmaya başladı. Bugün bayaadır görüşmediğim bir arkadaşımla buluştuk, eğlendik, çok güldük falan. Uzun kirpiği gördüm ama tiipini hatırlamıyorum bile bakmadım, bakma gereği duymadım. En değişik olay da benim eski sevgilim Pamuk ile konuşmaya başladık. Uzuuunca bir konuşma sonrası film tavsiye etti onu izledim. Film bitince tekrar konuşmaya başladık. Ve bana çıkma teklifi etti. Benimse diyebildiğim tek şey "Biz arkadaşken daha güzeliz" oldu. Bilmiyorum. Gerçekten çok karışığım. Bir yanım ona tekrar şans vermemi söylerken, diğer yanım aşka çok uzak. Acaba denesem mi diye düşündükten iki dakika sonra yok ya olmaz öyle şey diye düşünüyorum. Yanlış karar vermek istemiyorum. Zaten benim hayır dememin üstüne olayı ne tamam diye geçiştirdi ne de iyi düşün diyebildi. Çıkması gerekti. Belki detaylıca konuşuruz belki de ben konuyu kapatırım. Siz ne dersiniz?

Not: Niye pamuk dediğime gelirsek pamuk gibi birisi kendisi ondan öyle şeyettim

Ben mi yalnızım? Güldürmeyin.



Haha bir nefret püskürtme yazısına daha hoş geldiniz. Böyle bir yazı yazmak istemezdim ama bazı insanlar gerçekten sınırları zorluyorlar. Başkalarının mutsuzluğundan mutlu olabilecek kadar yavşak insanlar bunlar. Sanıyorlar ki onlar benim zor anlarımda dalga geçince ben çok üzülüyorum. Ama hayır onları kimse siklemiyor. Çok arkadaşımın olmamasının sebebi yanlış algılanıyor. Kimse beni istemediği için değil, ben onları istemediğim için arkadaşlık etmiyorum. Zaten bana göre "gerçek arkadaş" diyebileceğim yeterli sayıda arkadaşım var. En azından onlar gibi yalnız kalmamamk için önüme gelene yavşamıyorum. Zaten bu insanların ben canını zamanında yaktım ki hala kuyruk acılarını unutamıyorlar. Hala evde durmam da yanlış algılanıyor. Onlar en boktan yerlerde 9-10 gün tatil yaparken ben onların içeri dahi alınamayacağı yerlerde istediğim kadar kalabilirim. Fakat anlatmıştım Hüseyinin iyileşmesini beklediğimi söylemiştim. Benim kararlarım, benim hayatım bu boktan insanları neden bu kadar çok ilgilendiriyor bilmiyorum. Hiç işleri güçleri olmayan gereksiz insan bunlar. Ben onları yazdığım 4-5 sayfa ile ezebilirken onlar anca ettikleri 3-4 küfür ile kendilerini adam sanıyorlar. Ama hayır kızlar üzgünüm, ben sizi insan yerine dahi koymuyorum. Son olarak artık yavaştan bavul toplamanın zamanı geldi. Tatil başlıyor benim için. Böyle örümcek beyinli insanlardan uzak bir yerde deniz kıyısında hepsinin acısını çıkaracağım. Arkadaşlarımla gezeceğim, eğleneceğim. Ve siz anca insanların dedikodusunu yaparak salaklığınıza salaklık katacaksınız.

Not: Üstüne alınması gerekenler alınmıştır herhalde

26 Haziran 2012 Salı

Bağlanmaktan korkan kızın hikayesi


Bir kız vardı ve kendine göre dertleri. Cesurdu ama aynı zamanda korkak. Ölümden korkmazdı bağlanmaktan korktuğu kadar. Herkes onu güçlü görse de o kendine "bağlanmaktan korkan kız" derdi. Bu korkusu yüzünden sevmezdi kimseyi. Dünyanın en yakışıklı adamı gelse dönüp bakmam derdi, sevemeyeceğine bu kadar inanırdı. Üzülmezdi, öyle en ufak şeyde süzülmezdi o yaşlar yanaklarından. Sonra karşısına bir çocuk çıkardı hayat. "Sen misin sevemem diyen" dedi. Bağlanmaktan korkan kız aşık oldu. Yine de evet diyemedi çocuğa. Duygularını bastırarak sevdi, en saf haliyle sevdi. Sonra bağlanma korkusunu yenmek için adım atmalıyım diye düşündü, evet dedi , bende seni seviyorum. Fakat çocuk kızdan soğudu, kızın tüm sevgisine rağmen onu bıraktı. Kız bekledi, çok bekledi, aylarca bekledi. Beklediği süre içinde bir defter aldı eline, hep saat duygularını akıttı içine, her saat göz yaşlarını döktü üstüne. Tam unuttum derken çıkardı yerinden tozlu defteri, aldı eline kalemini son satırlarını yazdı.

"Senle yürümek güzeldi, seninle yaşadığım ilkler güzeldi, içimdeki tüm sevgiyi sana vermek güzeldi, gözlerin ve bana bakışın güzeldi, sana sarılamasam da sarıldığımı düşünmek güzeldi, gerçekleşmeyeceğini bile bile senle ilgili hayaller kurmak güzeldi ama bitti. Her güzel şey gibi bununda sonu geldi. Niye diye düşündüm hep. Daha sana sarılamamıştım ki, kokunu içeme çekememiştim. Geleceğe dönük bir planım bile gerçek olmamıştı daha. Ama bitti. Sondu. Nasıl bu deftere yazdığım son satırlarsa, sana duyduğum son sevgiydi.Kendine iyi bak. Seni sevmek güzeldi.."
Ve kapadı kapağı sevdiği çocuğun kalbi kadar sert olan defterin kapağını, bu sevgiyi de bitirdim burada diye düşündü, bir iki damla göz yaşı süzüldü yanağından. Ağlamak güzeldi..

25 Haziran 2012 Pazartesi

"O’nun ilk aşkı olmayabilirsin, son aşkı da; hatta bir tanesi de. Daha önce aşık oldu, tekrar olabilir. Ama şu an seni seviyorsa daha ne olabilir ki? Tıpkı senin gibi, o da mükemmel değil ve ikiniz birlikte asla mükemmel olamayabilirsiniz. Ama şayet o seni güldürebiliyorsa, iki kez düşündürebiliyorsa, kabul edersin ki; insanlar hata yaparlar. Onu seninle tutmaya çalış ve ona verebileceğin her şeyi ver. Seni günün her anında düşünmüyor olabilir ama sana kırabileceğini bildiği bir parçasını verecektir, kalbini. Yaralama onu, değiştirmeye çalışma, çözümlemeye kalkma ve verebileceğinden fazlasını bekleme. Seni mutlu ettiğinde gülümse, kızdırdığında fark etmesini sağla ve yokken özlediğini bil."
-Bob Marley

Geri Dönüşümüz Nasıl Olsun?



Mutlu sayılırım. Hüseyinden bayadır haber alamıyorum ama bildiğim kadarıyla çok iyi. Aklımı kurcalayan her şeyden kurtulmaya başladım. Bugün sonunda ne zamandır aradığımız evi alacak gibiyiz. Yinede kesin değil. Bildiğiniz gibi kışın Facebook adresimi dondurmuştum. Okullar kapanınca açmıştım ama çok sıkıcı geldi ve yeniden kapattım. Şu yazın girmesiyle iyice dengesizleştim herkesten hemen soğuyabiliyorum. Zaten sürekli evdeyim hatta sürekli odamdayım. Bir çişe gidip geliyorum amk öyle söyleyeyim. Dengesizlikten kastım da geçen televizyonda biri şiir okuyor "Ellerin nerde ha?Elin nerde?" diyor şiirde, bende evin içinde bağıra bağıra "Götüme kaçtı elim.Ha? Var mı diyeceğin?" diye bağırıyorum. Öyle iyice kütükleştim aşk konularından çok uzaktayım yani. Blogta biraz yenilik yapayım diyorum fikir istiyorum yok amk kimse fikir vermiyor, e canlarım siz fikir vermezseniz ben kıçımdan uyduramam ki? Bana buradan ulaşın. Tasarımda da değişiklik falan düşünüyorum ama birilerinin yardım etmesi lazım yardım sever yetenekli bloggerlara duyrulur. İnşallah bu hafta içinde uçuyorum Dikiliye. Bol bol yüzüp kafamı dinleyeceğim, oh mis. Neyse yazıyı fazla uzatmayacağım (insan her gün evde oturunca yazacak bir şeyler bulamıyor işte). Dediğim gibi bana buradan yorumla veya Twitterdan ulaşın. Fikir verin, yazılarımı eleştirin, twitleyin falan çok sıkılıyoruım:( Hadi öptüm canlarım.

20 Haziran 2012 Çarşamba

İçimdeki kurt beni kemirirken yazıyorum..



Bazı olaylara açıklık getirmek için bu yazıyı yazıyorum.

Bu sene yazın çok eğleneceğimi söylesemde yaz benim için hiçte güzel gitmiyor. Bazen durup diyorum kendime "Ulan hiç mutlu olmuyor musun sen, hiç güzel şeyler yok mu hayatında?" diye. Biliyorum sizde yazılarımı okurken defalarca soruyorsunuz bu soruyu bana. Elbette mutlu olduğum zamanlar var ama bunlar bana yetmiyor ki. Ben tam mutlu oldum derken hayatımda bir şeyler kötüye gitmeye başlıyor. Bazen bu yüzden mutlu olmaktan korkuyorum. Ne zaman geleceğe dair bir plan yapsam yaptığım plan boğazıma düğümleniyor; göz yaşı oluyor, hıçkırık oluyor. Kıçıkırık insanlar yüzünden hıçkırığı bıraktım bazen küçük üzüntüler olmuyor işte bunlar. Tam yaz için plan yapmışken Hüseyin haberiyle irkildim biliyorsunuz. Tüm tatil planımı her şeyimi iptal ettim. Saatlerce ağladım, defalarca haplarla sakinleştim. Neyse ki beni yalnız bırakmayan arkadaşlar var , birde burdan şifa dileyenler. Hepsine ayrı ayrı teşekkür ediyorum. Hüseyin solunum cihazından çıktı. Gözlerini açtı sonunda. Şimdilik söylenenleri duysa da konuşamıyor başını sallamakla yetiniyor. Biliyorum eski haline dönecek. Komadan çıkıp biranda böyle iyileşecek kadar güçlü bir insan bunlarıda atlatacak. O günde benim hayatımın en güzel günü olacak. Bu konuya şu bazımda bir açıklık getirmek istedim. Dün Balıkesire gittim moralim biraz yerine geldi. Yalnız şu sıralar Hüseyinin kazasından sonra rüyalarıma kendi kazam girmeye başladı. Tabi siz benim kazamı bilmiyorsunuz. Uzun kirpikle okullar açılınca görüşemez olmuştuk , okullarımızın arasında da bayaa yol vardı. İşte bir gün bunun öğlen arasına yetişeceğim diye arkadaşımla bindik motora gittik , Uzun kirpik'i de gördüm bir güzel ayrıldık o okula gitti biz motora bindik. Tam yoldan çıkarken hızla bir araba bizim motora çarptı. Biz arkadaşımla düştük motorda benim sol bacağımın üzerine düştü. Öyle bacağım morardı falan ama önemli bir şeyimiz olmadı. Sadece 2 hafta boyunca falan en ufak şeylere ağladım, gülmeye başladım mı susamadım falan öyle psikolejim bozuldu. İşte şimdi rüyalarımda o arabanın bize çarptığı an, benim bağırmam falan aklıma geliyor gerçekten nefesim kesiliyor. Bu rüyalar biraz daha böyle devam ederse bir doktora çıkarım. İşte bu kadar Hüseyin düzelince bende ertelediğim tatilime çıkacağım. Şimdilik beklemeye devam..

16 Haziran 2012 Cumartesi

Kardeşim'e..

http://www.konhaber.com/yeni/haber-73278-Konyada-kaza-2-agir-yarali.html

Bugünün güzel bir gün olacağını düşünerek uyanmıştım güne. Ufak sıkıntılarım hariç hiçbir sorunum yok diye düşünüyordum. Sonra aldığım haberle yıkıldım. Yakın bir arkadaşım Konyaya taşınmıştı. Orada motorla kaza yapmış ve kamyonun altında kalmış. Şimdi yoğun bakımdaymış ve durumu hiçte iyi değilmiş. Babası arkadaşıma komada olduğunu söylemiş. Hüseyin.. Komşum , dostum, sırdaşım, kardeşim ve yeri geldiğinde beni koruyan abim.. "Seni üzen olursa, bende onları üzerim" diyordu sürekli yanımdaydı , koruyordu beni. Şimdi ben onun yanında olamıyorum , onu koruyamıyorum. Tek yapabildiğim evde ağlayarak ondan haber beklemek. Kaza anını kameralar çekmiş izleyince gerçekten içim parçalandı. Benim saçımın teline zarar gelmesinden korkan insanın yerde kanlı bir şekilde yatışını görmek kolay bir şey değil.. O daima gözleri gülen , cesur ve mutlu bir insandı. Sevdiğim birinin hayatımdan çıkma ihtimalini göz ününde bulunduramıyorum. Seni seviyorum kardeşim. Umarım beni yalnız bırakmazsın buralarda. Umarım bunları da atlatıp hep yanımızda olursun. Ben senin şans meleğindim ya hani , umarım sana bu seferde şans getiririm..

14 Haziran 2012 Perşembe

Bitmesin..

Bu klipteki gibi bir aşk bizede uğrar inşallah.


Beni sana bağlayan tek söz seviyorum demen
Onca laftan sonra bitti deyip çekip gitmen
Derdin efendisi olmuşum, kalbim senin hediyen
Bir kalır diğeri gidermiş o benim, benmişim meğer
Aşk seni bana yazmışsa niye bu ceza bu can yasta
Gitme bitmesin diye bütün gece ağladım
Hayır olmaz böyle biteceğini anladım
Gidersen kalan hayalinle ben naparım
Sensiz olmaz böyle gideceğine inanmadım

11 Haziran 2012 Pazartesi

Tatil başlasa artık ?



Yazının şarkısı

Bu sene baya yoğun bir dönem oldu. Zaten her depresyon anımı sizinle paylaştım hep göz yaşımı kalemimden akıttım falan. O yüzden bir an önce denize girip rahatlamak yaşadığım bazı şeyleri ve bazı insanları unutmak istiyorum. Ama tabii ki kader yine benim yüzüme gülmüyor. Bizim bir taşınma mevzumuz var. Ev bakıyoruz şimdilik. Neymiş taşınmadan tatile gitmek yokmuş. Yani tatilim 1-2 hafta ertelenmiş oldu. Bende bu sıcakta denize girmeden günlerimi bilgisayar başında geçirmek zorunda kaldım. Yarın Balıkesire gideceğim , bir hafta sonra da Turgutluya. Turgutluy gidince bir değişim yaşayacağım tabi. Saçlarımı kestireceğim ; yazık çok çile çekti , çok yıprandı saçlarım. Omuzlarımda kestireceğim zaten çok çabuk uzuyor , canlasın biraz. Teyzem papatya suyuyla saç rengini açalım dedi , onu da deneyeceğiz bakalım. Bende evde kaldığım süre içinde yoga yapıp , dumbell çalışmaya başladım. Yoksa zaman geçmiyor valla. Şöyle yap , böyle yap , bizimle paylaş diye tavsiyelerinizi yorum olarak bekliyorum. Öptüm canlarım.

Waiting for you..


Ben hep seni beklerim.
Arkadaşlarımla gülerim , eğlenirim sen gel diye seni beklerim.
Gelsen de beklerim gelmesen de beklerim.
Amaçsız ve sebepsiz beklerim ama yılmadan beklerim!
Tüm gün bilgisayarda bir siteden bari mesaj atsan diye beklerim.
Atsan da beklerim atmasanda beklerim.
Uykumda beklerim seni , gel rüyalarıma gir diye.
Girsen de beklerim girmesende beklerim.
Evinin önünde beklerim seni , çık balkona gör diye.
Çıksan da beklerim , çıkmasan da beklerim

Ve kalbinin en ücra köşelerinde beklerim seni ;
Sevsen de,
Beklerim.
Sevmesen de,
Beklerim..

9 Haziran 2012 Cumartesi

Bir porsiyon aşk alabilir miyim?

Yazının şarkısı

Aşk konusunda hep seçiciyimdir "Çok tipli olmasın, sempatik olsun, komik olsun, kaslı olsun (oyş kas) " derken hayatımda bir kez aşık olmuş onuda sıçmış sıvamış , elime yüzüme bulaştırmı bir insanım. Hayır çirkin değilim ama her çıkalım diyene "tamam deneyelim" yerine "nereye asdadfsgas" yapan bir yapım var. Aslında halimden memnundum bir uzun kirpik vakası daha yaşamayalım diye düşünüyordum. Lanet olsun dostum! Ben böyle düşünürken tüm mutlu çiftler mutluluklarını gözüme sokunca koyuldum aşk aramak için yollar. Cici kız olmayı denedim , baktım bana göre değil ; sakin kız olmayı denedim. Sonra durdum , dedim kendi kendime sorun bende değil ki? Çevremde sevilecek insan varda ben mi sevmiyorum. Zaten etrafımdakileri inceleyince aşk falan istemediğimi fark ettim. Nasıl bir kız olduğumu budum bu arayış içinde. Hani erkeklerle takılan, maçlara giden , kızlar tarafından kıskanılan kızlar vardır ya. Tamam abi ben onlardanım. Bir tane kız arkadaşım var sadece. O da benim gibi. Ben böyle iyiyim ya. "Hayatımda bir kere aşık oldum" klasiği bana göre. Zaten ben kolayk olay aşık olamam. Bir aşk mevzusunuda böyle kapatmış olduk , bana düşen kalkıp çay koymak.

Not: Yaz geldi artık bol bol yazı girerimm

4 Haziran 2012 Pazartesi

Ne yapsak ki?

Yazının Şarkısı

Bir gün içinde girdiğim üçüncü yazı bu. Sinirlendikçe yazı giriyorum n'apayım. Sabahtan beri bilgisayar başında bir Ask.fm'e giriyorum , bir ders çalışıyorum. Uzun kirpiğe benim hakkımda gelen sorular sinirimi bozmaya başladı. Anonim olarak biri ona beni soruyor ve bu beni sinir ediyor. Bana da aynı şekilde sorular geliyor ama ben onun yazmadığını anlayabiliyorum. Tabii onun anlayacağını sanmıyorum. Herneyse bir çocukla konuşuyorum baya hoşlanmaya başladım ama bazı sorunlar var tabi. İlerleyen zamanlarda ne olacağını yaşayıp göreceğiz. Ama çocuk gerçekten fazla tatlı "bu insansa öncekiler ne?" diye düşündürecek cinsten. Telefonumu kırmamın ardından sıkıntıdan bilgisayardan çıkmaz oldum. Yeni telefon alma konusu açtım babama bakalım ne zaman alınacak. Tatilede az kaldı şimdiden plan yapmaya başladım. Olum tatil deyince aklıma geliyor da yaz aşkı ne kadar saçma bir şey lan. Neyse gençler ben üç günlük yazıyı peşin peşin girdim , hadi eyvallah.

3 Haziran 2012 Pazar

İlk fotoğraflarım desem yeridir.

Malum fotoğraf makinemi alalı aylaaar oldu ama bir türlü fotoğraf çekip atamamıştım. Daha doğrusu çok fotoğraf çekmiştim ama kart okuyucu almaya fırsat bulamıyordum. Az önce sonunda kart okuyucu aldım. Şimdilik bir kaç fotoğraf koyayım sonra yazacağım yazıya göre fotoğraflar çekerim artık. Öperim canlarıms
.

Ayakkabısını yiyen ve ara sıra ablasınada yedirmeye çalışan tatlı minik (hayır resimdeki kız ben değilim :D)







Babamın arkadaşının küçük oğlu maşallah diyorum , büyümüş halini düşünemiyorum.





Korktum giden olmaktan..

"gidiyorum" diyorsun..
ardını dönüp gideceksin yani, tüm yaşanmışlıkları yok sayarak bitireceksin her şeyi..
sen hiç "giden" olabildin mi?
ben hep arkada kalan oldum.
gittiler, kapıyı çekip, fotoğrafları yıkıp, anıları darmadağın edip…darmadağın..
aynı benim gibi ,şaçlarım gibi… düşüncelerim gibi … darmadağın..
her terk edilişte biraz daha kaybedersin,her terk edilişte biraz daha aidiyetini kaybedersin dünyaya.. bir kenti terk ettiğinde bir parçanı da o kentte bırakırsın , biri seni terk ettiğinde ,sana dair bir parçayı alıp götürür , biraz daha yalnızlık bırakır , biraz daha boşluk..biraz daha ait hissetmezsin kendini artık o kente…
sen gittiğinde, ardına ne bırakacaksın biliyor musun?
biraz daha olamayacam bu kente…sen gittiğinde, bir parçamı da yanında götüreceksin.sen gittiğinde, biraz daha uzaklaşacam bu kentten..sen gittiğinde bir parçam daha koyup gidecek seninle birlikte.sen gittiğinde biraz daha ben gidecek .biraz daha kendimden uzaklaşacağım.biraz daha duygusuz yaşayacağım artık . sen gittiğinde, biraz daha uzaklaşacağım bu kentten.
Şiirler yazarsın içinde ben olmayan,sana dair..ben kendi depresif yok oluşumda boğulurum..
Hatırlarmısın beni bir gün?
rüzgarda belki tenimde günışığı gözlerimde gülümseyen bir parıltı?hatırlarmısın beni bir gün..hatırlarmısın dudaklarımdaki ismini?zamanın içinde boğulurum senin için;bir gün kayıp olup giderim belki..
Umursar mısın?
Sen gittiğinde, umarsız bir rüzgar alıp götürür belki beni; yine adın aklımda saklı kalır.çekip gittiğinden benden, bir deli rüzgar aklımı alır.ben gözlerinde saklı kalırım; bir mumya gibi, aklının çıkmaz sokağında bir tutsak, bir yabani rüzgar gibi okşarım şaçlarını..
Çala kalem bir yalnızlık senfonisi bestelerim adına bir yalnızlık daha eklerim, hissetmezsin;gidersin ardına bakmadan…
Gidebilmek kendini de arkada bırakarak ..
gittikten sonra her şeyi en baştan başlatarak ,yeni aşklar yaşamak, hep öncekini benzer şeyler umarak öncekini unutturacak güzellikler umarak ,hep öncekiyle karşılaştırarak , hep bir şeyler umarak..öncekiyle farklı bir insanla beraber olduğunu görmezden gelerek yaşamak..
Gitmek;
eski hayal kırıklıklarını yeni umutlarla unutmaya çalışarak,umutları hayal kırıklığına çevirerek ,gittikçe ölüme yaklaşarak ölerek.. gitmek..
Sen gittiğinde sana dair her yalnızlık boğazıma takılı kalır..
Sen giden olabildin mi ? Ben hep arkada kaldım kortum giden olmaktan;bir gün biri ardımdan böyle şeyler yazar diye..

1 Haziran 2012 Cuma

Hayat devam eder..

İki yazımı birden silmek zorunda kaldım açıklamasını yapıyorum hemen. Malum 2 gün önce Uzun Kirpikle çıkmaya başladık , dünde ayrıldık . Yazdığım iki yazıda uzun kirpikle ilgili olunca silmek zorunda kaldım tabii. Siz şimdi sanıyorsunuz ki ben sümüklerim aka aka evde ağlıyorum , ağıtlar yakıyorum , üzülüyorum. Tabi yok öyle bir şey çünkü üzülmedim. Sevinmedim de. Sadece böylesinin daha iyi olduğunun farkına vardım. Aramızın ilk zamanki gibi olduğunu bizim arkadaşlığımızın daha güçlü olduğunun farkına vardım. Gerçi arkadaşta sayılmayız da neyse. Onun bazı arkadaşları beni sevmiyor , o'da arkadaşlarını kaybetmekten korkup benle arkadaş bile olmuyor ( bence). Ben onun için o arkadaşlardan daha fazla şey yaptığımı düşünsem de geçti artık. Bir an önce tatilin gelmesini istiyorum.Tatilde istediklerime gelirsek:

Bol bol yüzmek: Geçen sene "hiç arkadaşım yok yea" triplerine girip beş kere denize girdiğim için bu sene bayaa bir deniz özlemi çekiyorum. Bu sene bir kaç arkadaş edinmeli kendimize beach'te. Gerçi biraz arkadaşım var (kur yapmak için gözümün önünde salak sapık tepinen erkekleri saymazsak)

Yalnız kalıp huzuru aramak , düşünmek: "Bu nasıl bir istek abi" dediğini duyar gibiyim, ha ne ayaksın? Sus bakayım. Yalnız kalıp huzuru aramaktan kastım bizim yazlığımızda maşallah okul koridoru gibi bir balon var neresine istersen yayıl , işte o balkonda mal mal yatıp, denize girenleri izlerken (hayır sapıkça bir amacım yok) huzur buluyorum ve bol bol düşünüyorum. İşte öyle saçma bir kişiliğim var.

Olabildiğince çok seyahat etmek: Hah geldik en sevdiğim şeye! Abi seyahat etmeye bayılıyorum ya. Görmediğim yerlere gitme , keşfedilmemiş şeyler keşfetme arzusu var bende. Hiç gitmediğim bir yere gidince zevkten dört köşe oluyorum bildiğin psikopata bağlıyorum. Her gördüğüm şeyin fotoğrafını çekiyorum. Sonra fotoğraf makinasında kuş , börtü- böcek , çiçek resmi bulunca "oğlum bunlar burdada var niye çektiydim ki?" diye akli dengemden şüpheleniyorum.

Yazları yapmadığım tek şeye gelirsek;

Güneşlenmek: Hay lanet olsun sana! Nefret ediyorum yakıcı güneşten. Herkes bronzlaşma derdindeyken 70 faktör güneş yağı sürdüğüm halde vampir gibi güneşten kaçıyorum. Ya zaten bembeyaz tenim var denizden eve gelince bronzlaşmadığımı aslında kızardığımı fark ediyorum. Tabi güneş beni her ne kadar kızartsa da saçlarımı sararttığı için birazcık sempatim var kerataya. Ayrıca güneşlenirken kitap okuyan kızlar ; hiç kültürlü görünmüyorsunuz , üzgünüm.

Daha yazla ilgili çook yazı gireceğim. Şimdilik bu kadar. İyiyim, mutlu sayılırım , depresyonda değilim bunu bilin yeter. Hadi öptüm canlarım.